Turkish Vocabulary
Click on letter: GT-Google Translate; GD-Google Define; H-Collins; L-Longman; M-Macmillan; O-Oxford; © or C-Cambridge
GT
GD
C
H
L
M
O
a
GT
GD
C
H
L
M
O
about
/əˈbaʊt/ = PREPOSITION: hakkında, ilgili, konusunda, dair, etrafında, üstünde, orada burada;
ADVERB: yaklaşık, takriben, etrafına, hemen hemen, aşağı yukarı, aksi yöne;
USER: hakkında, ilgili, yaklaşık, ile ilgili, konusunda, konusunda
GT
GD
C
H
L
M
O
acquired
/əˈkwaɪər/ = ADJECTIVE: edinilen, sonradan kazanılan, zamanla kazanılan;
USER: edinilen, elde, satın, elde edilen, alınan
GT
GD
C
H
L
M
O
acquisition
/ˌæk.wɪˈzɪʃ.ən/ = NOUN: edinme, kazanma, kazanç, kütüphaneye yeni gelen kitap, müzeye yeni gelen eşya;
USER: edinme, satın, satın alma, edinimi, toplama
GT
GD
C
H
L
M
O
alliance
/əˈlaɪ.əns/ = NOUN: ittifak, birlik, anlaşma, birleşme, bağ, pakt, antlaşma, dünürlük, akrabalık;
USER: ittifak, oyuncu birliğini, birlik, alliance, birliğini
GT
GD
C
H
L
M
O
alpine
/ˈæl.paɪn/ = ADJECTIVE: yüksek dağlar ile ilgii;
USER: alp, Alpine, dağ, alpin
GT
GD
C
H
L
M
O
also
/ˈɔːl.səʊ/ = ADVERB: da, de, ayrıca, hem de, hem, keza, dahi, üstelik;
USER: da, ayrıca, de, aynı zamanda, zamanda, zamanda
GT
GD
C
H
L
M
O
although
/ɔːlˈðəʊ/ = CONJUNCTION: rağmen, karşın, gerçi, olduğu halde, ise de;
USER: rağmen, ancak, olsa, olmasına rağmen, olsa da, olsa da
GT
GD
C
H
L
M
O
an
GT
GD
C
H
L
M
O
and
/ænd/ = CONJUNCTION: ve, ile, de;
USER: ve, ile, ile
GT
GD
C
H
L
M
O
as
/əz/ = ADVERB: olarak, gibi, kadar, iken;
PRONOUN: gibi;
CONJUNCTION: olduğu gibi, ki, iken, rağmen, karşın, madem, mademki, -diği gibi, -irken;
USER: olarak, gibi, kadar, yanı, şekilde, şekilde
GT
GD
C
H
L
M
O
at
/ət/ = PREPOSITION: -de, -da, -ye, -ya, -e, -a;
NOUN: savaşçı, asker, eyt;
USER: de, az, at, okuyun, azından, azından
GT
GD
C
H
L
M
O
auto
/ˈɔː.təʊ/ = NOUN: oto, otomobil, araba;
VERB: otomobille gezmek, araba ile gezmek;
USER: oto, otomobil, otomatik, Auto, araba
GT
GD
C
H
L
M
O
automated
/ˈɔː.tə.meɪt/ = VERB: otomatikleştirmek, makineleştirmek;
USER: otomatik, otomatik bir, otomatikleştirilmiş, otomasyon, otomatik olarak
GT
GD
C
H
L
M
O
automobile
/ˌôtəmōˈbēl/ = NOUN: otomobil, araba;
USER: otomobil, otomotiv, bir otomobil, araba
GT
GD
C
H
L
M
O
automotive
/ˌôtəˈmōtiv/ = ADJECTIVE: otomotiv, otomobil, arabalarla ilgili;
USER: otomotiv, otomobil, automotive
GT
GD
C
H
L
M
O
autonomous
/ɔːˈtɒn.ə.məs/ = ADJECTIVE: özerk, otonom;
USER: özerk, otonom, özerk bir, bağımsız, otonom bir
GT
GD
C
H
L
M
O
available
/əˈveɪ.lə.bl̩/ = ADJECTIVE: mevcut, geçerli, hazır, müsait, var, eldeki, kullanışlı, işe yarar;
USER: mevcut, mevcuttur, kullanılabilir, uygun, geçerli, geçerli
GT
GD
C
H
L
M
O
began
/bɪˈɡæn/ = VERB: başlamak, başlatmak, koyulmak, girişmek, önayak olmak, meydana gelmek, doğmak;
USER: başladı, başlayan, başlamıştır, başladılar, başlamış
GT
GD
C
H
L
M
O
between
/bɪˈtwiːn/ = PREPOSITION: arasında, aralarında;
ADVERB: arasına, arada, ortasında, araya, ortaya, ortada;
USER: arasında, arasındaki, arası, ile, tarihleri arasında, tarihleri arasında
GT
GD
C
H
L
M
O
big
/bɪɡ/ = ADJECTIVE: büyük, önemli, kocaman, çok, iri, iri yarı, yüce, iri kıyım, kapı gibi, at gibi;
ADVERB: büyük, çok, fazla, övünerek, yüce gönüllükle;
USER: büyük, büyük bir, big, önemli, kocaman
GT
GD
C
H
L
M
O
bigger
/bɪɡ/ = USER: büyük, daha büyük, büyük bir, daha büyük bir
GT
GD
C
H
L
M
O
boulogne
GT
GD
C
H
L
M
O
budget
/ˈbʌdʒ.ɪt/ = NOUN: bütçe, stok, mali program, yığın;
VERB: bütçe yapmak, ayarlamak;
USER: bütçe, bütçesi, bütçenize, bütçeye, ekonomi
GT
GD
C
H
L
M
O
buses
/bʌs/ = NOUN: otobüs, otomobil veya uçak;
USER: otobüs, otobüsler, Vasıtalar, otobüsleri, içi otobüsler
GT
GD
C
H
L
M
O
but
/bʌt/ = CONJUNCTION: ama, ancak, fakat, ki, oysa, hariç, başka, halbuki;
ADVERB: sadece, yalnızca, yani, hiç olmazsa;
NOUN: itiraz, karşı çıkma;
USER: ama, ancak, fakat, değil, aynı, aynı
GT
GD
C
H
L
M
O
buy
/baɪ/ = VERB: almak, satın almak, rüşvetle elde etmek, inanmak, pahasına elde etmek, kiralamak, yutmak, satın alma gücü olmak;
NOUN: satın alma;
USER: satın almak, satın, almak, satınalmak, satın alma, satın alma
GT
GD
C
H
L
M
O
buyers
/ˈbaɪ.ər/ = NOUN: alıcı, müşteri, satın almacı, satın alma görevlisi;
USER: alıcılar, alıcı, alıcıların, alıcıları, alıcılara
GT
GD
C
H
L
M
O
by
/baɪ/ = PREPOSITION: tarafından, göre, ile, yoluyla, kadar, vasıtasıyla, yanında, kenarında, başında, yanından, yakınında, yakınından, yolundan;
ADVERB: yakın, geçecek biçimde, geçişli biçimde, bir kenara;
USER: tarafından, göre, ile, by, edenler tarafından
GT
GD
C
H
L
M
O
called
/kɔːl/ = ADJECTIVE: adlı, denilen;
USER: denilen, adlı, denir, adlandırılan, adı, adı
GT
GD
C
H
L
M
O
can
/kæn/ = NOUN: kutu, teneke kutu, konserve kutusu, hela, hapishane, kaba et, teneke kutudaki içecek;
VERB: yapabilmek, edebilmek, olabilmek, kovmak, konservesini yapmak;
USER: kutu, olabilir, yapabilirsiniz, can, olabildiğince, olabildiğince
GT
GD
C
H
L
M
O
capable
/ˈkeɪ.pə.bl̩/ = ADJECTIVE: yetenekli, kabiliyetli, becerikli, kapasiteye sahip, ehliyetli, duyarlı, etki altında kalabilen;
USER: yetenekli, yeteneğine, yeteneğine sahip, yeteneğine sahiptir, kapasitesine sahip
GT
GD
C
H
L
M
O
capital
/ˈkæp.ɪ.təl/ = NOUN: sermaye, başkent, kapital, büyük harf, kazanç, kâr;
ADJECTIVE: büyük, ölüm, ana, baş, önemli, sermaye ile ilgili;
USER: sermaye, başkenti, sermayesi, sermayenin, sermayesinin
GT
GD
C
H
L
M
O
car
/kɑːr/ = NOUN: araba, otomobil, kabin, vagon, yolcu bölümü;
USER: araba, arabayı, araç, el araba, otomobil
GT
GD
C
H
L
M
O
cars
/kɑːr/ = NOUN: araba, otomobil, kabin, vagon, yolcu bölümü;
USER: araba, el araba, el, arabalar, el aramayı
GT
GD
C
H
L
M
O
choose
/tʃuːz/ = VERB: seçmek, tercih etmek, istemek, ayırmak, yeğlemek, üstün tutmak;
USER: seçmek, seçin, seçim, tercih, seçebilirsiniz
GT
GD
C
H
L
M
O
chrysler
= USER: chrysler, el chrysler, Chrysler'in, Ikinci Chrysler, ikinci el chrysler
GT
GD
C
H
L
M
O
coaches
/kəʊtʃ/ = NOUN: koç, antrenör, çalıştırıcı, otobüs, fayton, yolcu vagonu, at arabası;
VERB: yetiştirmek, özel ders vermek, hazırlamak, eğitmek, antrenman yaptırmak;
USER: antrenörler, antrenör, koçları, yolcu, antrenörlerin
GT
GD
C
H
L
M
O
compact
/kəmˈpækt/ = ADJECTIVE: kompakt, yoğun, sıkı, özlü, öz, kısa ve etkili;
VERB: sıkıştırmak, sıkılaştırmak, yoğunlaştırmak;
NOUN: sözleşme, anlaşma, pudralık, küçük araba;
USER: kompakt, kompakt bir, küçük, compact, yoğun
GT
GD
C
H
L
M
O
companies
/ˈkʌm.pə.ni/ = NOUN: şirket, ortaklık, eşlik, arkadaşlık, bölük, misafir, topluluk, birlik, toplantı, tayfa;
USER: şirketleri, şirketler, şirketlerin, şirket, şirketlerinin
GT
GD
C
H
L
M
O
company
/ˈkʌm.pə.ni/ = NOUN: şirket, ortaklık, eşlik, arkadaşlık, bölük, misafir, topluluk, birlik, toplantı, tayfa;
USER: şirket, şirketi, şirketin, firma, işletmenizi
GT
GD
C
H
L
M
O
components
/kəmˈpəʊ.nənt/ = NOUN: bileşen, parça, eleman, öğe, tamamlayıcı parça;
USER: bileşenler, bileşenleri, bileşenlerin, parçaları, bileşenlerinin
GT
GD
C
H
L
M
O
consists
/kənˈsɪst/ = VERB: oluşmak, meydana gelmek, ibaret olmak, dayanmak, uymak, var olmak;
USER: oluşur, oluşmaktadır, oluşan, içerir, oluşuyor
GT
GD
C
H
L
M
O
consolidation
/kənˈsɒl.ɪ.deɪt/ = NOUN: sağlamlaştırma, takviye, konsolide etme, borçları birleştirme, sertleşme;
VERB: sağlamlaştırmak, takviye etmek;
USER: sağlamlaştırma, konsolidasyon, konsolidasyonu, konsolidasyona, konsolide
GT
GD
C
H
L
M
O
databases
/ˈdatəˌbās,ˈdā-/ = USER: veritabanları, veritabanlarını, veritabanlarının, veritabanı, veri tabanları
GT
GD
C
H
L
M
O
datsun
GT
GD
C
H
L
M
O
deals
/dɪəl/ = USER: fırsatlar, fiyatlar, fiyatlarını, fiyatları, fırsatları
GT
GD
C
H
L
M
O
designed
/dɪˈzaɪn/ = ADJECTIVE: tasarlanmış, planlanmış, tarafından tasarlandı, kasıtlı;
USER: tasarlanmış, tasarlanmıştır, dizayn, tasarlanan, olarak tasarlanmış
GT
GD
C
H
L
M
O
destinations
/ˌdes.tɪˈneɪ.ʃən/ = NOUN: hedef, varış yeri, istikamet, gidilecek yer, nereye, amaç;
USER: destinasyonlarda, Destinasyon, yer, yerlerinden, yerler
GT
GD
C
H
L
M
O
did
/dɪd/ = VERB: yapmak, etmek, dolandırmak, uymak, temizlemek, ilgilenmek, neden olmak, rolünü üstlenmek, ayağını kaydırmak, tamamlamak, meydana getirmek, düzenlemek;
USER: yaptı, yaptım, mi, düşünüyorsunuz, did, did
GT
GD
C
H
L
M
O
dissolved
/dɪˈzɒlv/ = VERB: eritmek, dağıtmak, feshetmek, erimek, halletmek, yok etmek, dağılmak, sona erdirmek, bozmak, aydınlatmak, yok olmak, kontrolunü kaybetmek;
USER: çözünmüş, çözülmüş, eritildi, çözülür, çözüldü
GT
GD
C
H
L
M
O
distinct
/dɪˈstɪŋkt/ = ADJECTIVE: farklı, ayrı, belirgin, açık, başka, aşikâr;
USER: ayrı, farklı, belirgin, ayrı bir, nokta
GT
GD
C
H
L
M
O
do
/də/ = VERB: yapmak, etmek, dolandırmak, uymak, temizlemek, ilgilenmek;
NOUN: do, hile, dalavere, dolandırıcılık, do-abbreviation, do, do;
USER: yapmak, do, mutlaka, yapılması, mutlaka yapılması, mutlaka yapılması
GT
GD
C
H
L
M
O
domestic
/dəˈmes.tɪk/ = ADJECTIVE: iç, yerli, ev, evcil, aile, ailevi, eve ait, ehli, evine bağlı;
NOUN: hizmetçi;
USER: iç, yerli, yurtiçi, yerel, yurt içi
GT
GD
C
H
L
M
O
drive
/draɪv/ = NOUN: sürücü, sürme, dürtü, enerji, araba gezintisi, araba yolu, hamle, güdü, sürek avı, düşmanı püskürtme, önüne katma, hayvan gütme, top sürme;
VERB: sürmek, kullanmak, çalıştırmak, araba kullanmak, çakmak, hareket ettirmek, zorlamak, sokmak, gütmek, önüne katmak, saplamak, kovalamak, acele etmek;
USER: sürücü, götürmek, sürücüye, sürmek, sürücüsü
GT
GD
C
H
L
M
O
driverless
= USER: sürücüsüz, driverless, sürücüsüz bir, sürücü gereksinimi
GT
GD
C
H
L
M
O
driving
/ˈdraɪ.vɪŋ/ = ADJECTIVE: sürücü, araba kullanma, şoför, harekete geçiren, enerjik, hareket ettirici, canlı;
NOUN: sürme, sevk, kullanma, araba gezintisi;
USER: sürücü, sürüş, itici, araç, araba
GT
GD
C
H
L
M
O
duster
/ˈdʌs.tər/ = USER: silgi, Duster, toz bezi, Duster'ın
GT
GD
C
H
L
M
O
enable
/ɪˈneɪ.bl̩/ = VERB: olanak tanımak, izin vermek, olanak vermek, yetki vermek;
USER: etkinleştirmek, izin, sağlamak, sağlar, etkinleştirmeniz
GT
GD
C
H
L
M
O
engines
/ˈen.dʒɪn/ = NOUN: motor, makine, lokomotif, itfaiye arabası, alet edevat;
VERB: motor takmak, makine takmak;
USER: motorlar, motorları, motor, motorlarında, motorlarının
GT
GD
C
H
L
M
O
entities
/ˈen.tɪ.ti/ = NOUN: varlık, varoluş, öz, tüzellik;
USER: kuruluşlar, varlıklar, kişiler, varlıkları, kişilerin
GT
GD
C
H
L
M
O
environment
/enˈvīrənmənt,-ˈvī(ə)rn-/ = NOUN: çevre, ortam, etraf;
USER: çevre, ortamı, ortam, ortamda, ortamında
GT
GD
C
H
L
M
O
established
/ɪˈstæb.lɪʃt/ = ADJECTIVE: kurulmuş, yerleşmiş, belirlenmiş, sabit, resmileşmiş;
USER: kurulmuş, kurulan, kurulmuştur, kuruldu, kurdu
GT
GD
C
H
L
M
O
even
/ˈiː.vən/ = ADVERB: bile, hatta, dahi, üstelik, tam;
ADJECTIVE: çift, çift, düz, eşit, dengeli, tam, düzenli, başabaş, sakin, fit olmuş, düzleşmek, düz olmak, düzleştirmek, eşit olarak bölüştürmek, düzlemek;
USER: hatta, bile, da, daha, dahi
GT
GD
C
H
L
M
O
family
/ˈfæm.əl.i/ = NOUN: aile, soy, familya, sülale, ev halkı, küme;
ADJECTIVE: aile, ailevi, aileye ait;
USER: aile, ailesi, ailesinin, etti, ailenin
GT
GD
C
H
L
M
O
for
/fɔːr/ = PREPOSITION: için, amacıyla, dolayı, uygun, göre, karşı, yönünde, doğru, yarayan, sebebiyle;
CONJUNCTION: dolayı, nedeniyle, çünkü, zira;
USER: için, boyunca, for, üzere, üzere
GT
GD
C
H
L
M
O
formed
/fɔːm/ = NOUN: oluşum, formasyon, oluşturma, yapım, düzen, biçimlenme;
USER: oluşturulan, oluşan, kurdu, oluşur, oluşturduğu
GT
GD
C
H
L
M
O
four
/fɔːr/ = USER: four-, four, dörtlü;
USER: dört, dört adet, dört adet
GT
GD
C
H
L
M
O
fourth
/fɔːθ/ = ADJECTIVE: dördüncü;
NOUN: dörtte bir, do ile fa arasındaki aralık;
USER: dördüncü, dörtte, dördüncü bir, dördüncüsü, dördüncüsü
GT
GD
C
H
L
M
O
fractionally
/ˈfrækʃənəli/ = USER: fraksiyonel, fraksiyonel biçimde, fractionally, fraksiyonel olarak,
GT
GD
C
H
L
M
O
french
/frentʃ/ = ADJECTIVE: Fransız, Fransızca ile ilgili, Fransa ile ilgili;
NOUN: Fransızca, Fransız, Fransızlar;
USER: Fransız, Fransızca, french, Fransa, fransizca
GT
GD
C
H
L
M
O
from
/frɒm/ = PREPOSITION: itibaren, -dan, -den, beri, dolayı, yüzünden, -den beri;
USER: itibaren, adlı, adlı işletmeye, gelen, dan, dan
GT
GD
C
H
L
M
O
front
/frʌnt/ = NOUN: ön, cephe, ön taraf, yüz, yüzsüzlük, alın, sima;
ADJECTIVE: ön, öndeki, cüret;
VERB: yönelmek, bakmak;
USER: ön, önünde, önüne, önündeki, front
GT
GD
C
H
L
M
O
function
/ˈfʌŋk.ʃən/ = NOUN: fonksiyon, işlev, görev, toplantı, iş, amaç, yükümlülük, hizmet;
VERB: çalışmak, işlemek, işlevini yerine getirmek;
USER: fonksiyon, fonksiyonu, işlevi, işlev, işlevini
GT
GD
C
H
L
M
O
ground
/ɡraʊnd/ = NOUN: zemin, yer, toprak, topraklama, kara, temel, saha, dip;
VERB: topraklamak;
ADJECTIVE: öğütülmüş, buzlu, çekilmiş;
USER: zemin, toprak, yere, yer, topraklama
GT
GD
C
H
L
M
O
group
/ɡruːp/ = NOUN: grup, topluluk, küme, takım, heyet, öbek, kafile, kütle, manga, filo;
VERB: gruplandırmak, sınıflandırmak, gruplaşmak, toplanmak;
USER: grup, grubu, grubunda, grubunun, grubuna
GT
GD
C
H
L
M
O
has
/hæz/ = VERB: olmak, sahip olmak, yapmak, etmek, bulunmak, almak, elde etmek, zorunda olmak, kabul etmek, aldatmak, göz yummak, dolandırmak;
USER: vardır, sahip, sahiptir, var, olan, olan
GT
GD
C
H
L
M
O
headquartered
/ˌhedˈkwɔːtəd/ = USER: merkezi, merkezli, genel merkezi, merkezi Türkiye'de
GT
GD
C
H
L
M
O
high
/haɪ/ = ADJECTIVE: yüksek, üst, büyük, üstün, ileri, aşırı, yüce, önemli, yukarı;
ADVERB: yükseğe, yüksekte;
NOUN: lise;
USER: yüksek, yüksek bir, üst, high
GT
GD
C
H
L
M
O
history
/ˈhɪs.tər.i/ = NOUN: tarih, geçmiş, hikâye, kayıtlar, gelişim aşmaları;
USER: tarih, geçmişi, tarihi, tarihinin, geçmiş, geçmiş
GT
GD
C
H
L
M
O
human
/ˈhjuː.mən/ = NOUN: insan, insanlık, insanoğlu;
ADJECTIVE: insan, insani, beşeri;
USER: insan, insani, insanın, beşeri
GT
GD
C
H
L
M
O
image
/ˈɪm.ɪdʒ/ = NOUN: görüntü, resim, imaj, şekil, simge, kopya, heykel, put, benzetme, benzer;
USER: görüntü, dosyasını, resim, image, resmi
GT
GD
C
H
L
M
O
in
/ɪn/ = ADVERB: içinde;
PREPOSITION: içinde, olarak, -de, -da, halinde, içine, içeri;
ADJECTIVE: yerinde, iç, içeride, evde;
USER: içinde, olarak, bölgesindeki, yılında, in, in
GT
GD
C
H
L
M
O
includes
/ɪnˈkluːd/ = VERB: katmak, içermek, kapsamak, dahil etmek, içine almak;
USER: içerir, içeren, içermektedir, bulunmaktadır, dahildir
GT
GD
C
H
L
M
O
industry
/ˈɪn.də.stri/ = NOUN: sanayi, endüstri, gayret, çaba, işletmecilik, hamaratlık;
USER: sanayi, sektöründe, endüstri, endüstrisi, sektörü
GT
GD
C
H
L
M
O
infrastructure
/ˈinfrəˌstrəkCHər/ = NOUN: altyapı, altyapı tesisleri, savunma sistemi;
USER: altyapı, altyapısı, altyapısının, altyapısını, altyapının
GT
GD
C
H
L
M
O
input
/ˈɪn.pʊt/ = NOUN: giriş, girdi, veri girişi;
USER: giriş, girişi, girdi, input, girişini
GT
GD
C
H
L
M
O
intellectual
/ˌintlˈekCHo͞oəl/ = NOUN: entellektüel, aydın, aydın kimse;
ADJECTIVE: entellektüel, zihinsel, aydın, zeki;
USER: entellektüel, zihinsel, fikri, entelektüel, düşünsel
GT
GD
C
H
L
M
O
is
/ɪz/ = USER: olduğunu, olduğu, olan, bir, olup, olup
GT
GD
C
H
L
M
O
it
/ɪt/ = PRONOUN: o, onu, ona, ebe, cazibe, çekicilik, şahsiyet, ilişki, önemli kimse;
NOUN: cinsel ilişki;
USER: o, onu, bu, bunu, it, it
GT
GD
C
H
L
M
O
its
/ɪts/ = PRONOUN: onun, kendi, onunki;
USER: kendi, onun, olan, da, de, de
GT
GD
C
H
L
M
O
jointly
/dʒɔɪnt/ = ADVERB: ortaklaşa, birlikte, müşterek olarak;
USER: ortaklaşa, birlikte, ortak, müştereken, müşterek
GT
GD
C
H
L
M
O
just
/dʒʌst/ = ADVERB: sadece, yalnızca, tam, az önce, henüz, şimdi, yalnız, sade;
ADJECTIVE: adil, tam, haklı, doğru;
USER: sadece, hemen, yalnızca, adil, gibi, gibi
GT
GD
C
H
L
M
O
known
/nəʊn/ = ADJECTIVE: bilinen, tanınan, belli;
USER: bilinen, bilinir, bilinmektedir, da bilinir, tanınan
GT
GD
C
H
L
M
O
largest
/lɑːdʒ/ = USER: büyük, en büyük, en, en
GT
GD
C
H
L
M
O
leave
/liːv/ = NOUN: izin, veda, müsaade, ruhsat;
VERB: bırakmak, ayrılmak, terketmek, kalkmak, kalmak, yola çıkmak, unutmak, vazgeçmek, caymak;
USER: ayrılmak, bırakmak, terk, bırakın, bırakmayın
GT
GD
C
H
L
M
O
logan
GT
GD
C
H
L
M
O
longer
/lɒŋ/ = USER: uzun, artık, daha uzun, daha, uzun süre
GT
GD
C
H
L
M
O
made
/meɪd/ = ADJECTIVE: yapılmış, üretilmiş, garantili;
USER: yapılmış, yapılan, yaptı, yapılır, yapılmıştır
GT
GD
C
H
L
M
O
makes
/meɪk/ = VERB: yapmak, sağlamak, etmek, yaptırmak, elde etmek, varmak, ilişki kurmak;
NOUN: kazanç, verim, yapı, biçim, yapılış şekli;
USER: yapar, yapan, kılan, sağlar, hale getirir
GT
GD
C
H
L
M
O
manufactured
/ˌmanyəˈfakCHər/ = ADJECTIVE: üretilmiş;
USER: üretilmiş, imal, üretilen, üretilmektedir, üretilmiştir
GT
GD
C
H
L
M
O
manufacturer
/ˌmanyəˈfakCHərər/ = NOUN: üretici, imalatçı, fabrikatör;
USER: üretici, üreticisi, üreticiler, imalatçısı, üreticisidir
GT
GD
C
H
L
M
O
march
/mɑːtʃ/ = NOUN: marş, sınır, hudut, sınır bölgesi, uygun adımla yürüyüş;
VERB: yürüyüş yaptırmak, uygun adım yürümek;
USER: marş, Mart, yürüyüş, yürüyüşü, march
GT
GD
C
H
L
M
O
market
/ˈmɑː.kɪt/ = NOUN: piyasa, pazar, çarşı, borsa, panayır;
VERB: pazarlamak, satmak, alışveriş yapmak;
USER: pazar, piyasa, piyasası, piyasada, pazarında, pazarında
GT
GD
C
H
L
M
O
marquee
/mɑːˈkiː/ = NOUN: büyük çadır, tente, otağ;
USER: tente, seçim çerçevesi, marquee, çadır, kayan yazı
GT
GD
C
H
L
M
O
merged
/mɜːdʒ/ = VERB: birleşmek, kaynaşmak, karışmak;
USER: birleşti, birleştirilmiş, birleştirilir, birleştirilmiştir, birleşmiştir
GT
GD
C
H
L
M
O
model
/ˈmɒd.əl/ = NOUN: model, örnek, manken, kalıp, numune;
ADJECTIVE: model, örnek olan;
VERB: örneğe göre yapmak, model yapmak, biçimlendirmek, modellik etmek, kalıbını çıkarmak;
USER: model, modeli, modelle, modele, modelinin
GT
GD
C
H
L
M
O
morocco
= NOUN: Fas;
USER: Fas, fas'ta, Morocco, fas'a
GT
GD
C
H
L
M
O
most
/məʊst/ = ADVERB: en;
NOUN: çoğu, en fazlası, en fazla miktar;
ADJECTIVE: en çok, en fazla, pek çok;
USER: en, çoğu, en çok, çok, en iyi, en iyi
GT
GD
C
H
L
M
O
motors
/ˈməʊ.tər/ = NOUN: motor, otomobil, araba, makina;
USER: motorlar, motorları, motor, motorların, motorlarda
GT
GD
C
H
L
M
O
multinational
/ˌmʌl.tiˈnæʃ.ən.əl/ = ADJECTIVE: çok uluslu;
USER: çok uluslu, çokuluslu, uluslu, uluslu bir, uluslararası
GT
GD
C
H
L
M
O
name
/neɪm/ = NOUN: isim, ad, nam, ün, ünlü kimse;
VERB: isim vermek, isim koymak, ad koymak, adını koymak, ismiyle çağırmak, tayin etmek, söylemek;
USER: ad, adı, adını, isim, ismi, ismi
GT
GD
C
H
L
M
O
namesake
/ˈneɪm.seɪk/ = NOUN: adaş;
USER: adaş, adaşı, aynı adı taşıyan, adı taşıyan, adaşı olan
GT
GD
C
H
L
M
O
navigating
/ˈnæv.ɪ.ɡeɪt/ = VERB: gemi yolculuğu yapmak, gemi ile geçmek, tekne kullanmak;
USER: gezinme, navigasyon, seyreden, gezinmek, navigasyona
GT
GD
C
H
L
M
O
near
/nɪər/ = ADJECTIVE: yakın, samimi, eli sıkı, cimri;
ADVERB: yakın, yakında, hemen hemen, yaklaşık olarak;
PREPOSITION: yakın, bitişik;
VERB: yaklaşmak, yakınlaşmak;
USER: yakın, yakınındaki, yakınlarındaki, civarındaki, yakınında
GT
GD
C
H
L
M
O
no
/nəʊ/ = ADJECTIVE: hiçbir, hiç, yasak, artık değil, gereksiz, no-, no, nope, nay, not, no, nay, nope, not, not a, no, hayır, numara, ret, aleyhte oy, red;
USER: yok, hiçbir, hayır, hiç, herhangi, herhangi
GT
GD
C
H
L
M
O
notably
/ˈnəʊ.tə.bli/ = USER: özellikle, önemlisi, başta, özellikle de
GT
GD
C
H
L
M
O
numerous
/ˈnjuː.mə.rəs/ = ADJECTIVE: çok sayıda, sayısız, çok, bir hayli;
USER: çok sayıda, çok, sayısız, sayıda, birçok
GT
GD
C
H
L
M
O
of
/əv/ = PREPOSITION: yüzünden, -nin, -den, -li;
USER: bir, arasında, bölgesinin, of, km, km
GT
GD
C
H
L
M
O
offered
/ˈɒf.ər/ = VERB: sunmak, vermek, teklif etmek, ikram etmek, arzetmek, adamak, açmak, ortaya çıkmak, bildirmek;
USER: teklif, sunulan, sundu, sunulmaktadır, Gorunum
GT
GD
C
H
L
M
O
one
/wʌn/ = USER: one-, one, I, biri, tek, birisi, kimse, bir tane;
PRONOUN: biri, birisi, kimse, olan, kişi;
ADJECTIVE: tek, aynı;
USER: bir, biri, tek, birini, tek bir, tek bir
GT
GD
C
H
L
M
O
only
/ˈəʊn.li/ = ADVERB: sadece, yalnız, bir tek, daha, sırf, sade;
ADJECTIVE: tek, ancak, biricik, ağırbaşlı, başhemşire vakarlı;
CONJUNCTION: yalnız, ama, fakat;
USER: sadece, yalnızca, tek, ancak, yalnız, yalnız
GT
GD
C
H
L
M
O
operating
= ADJECTIVE: kullanma, işletme, çalıştırma, ameliyat;
USER: işletme, işletim, faaliyet, faaliyet gösteren, çalışma
GT
GD
C
H
L
M
O
operator
/ˈɒp.ər.eɪ.tər/ = NOUN: operatör, işletmeci, santral, kullanan, uygulayıcı, teknisyen, telefon operatörü, cerrah, telsizci, spekülatör;
USER: operatör, operatörü, operatörün, operatörünüze, operatöre
GT
GD
C
H
L
M
O
or
/ɔːr/ = CONJUNCTION: veya, ya da, yoksa, yahut;
NOUN: altın sarısı;
USER: veya, ya da, ya, ve, yada, yada
GT
GD
C
H
L
M
O
organisation
/ˌɔː.ɡən.aɪˈzeɪ.ʃən/ = NOUN: organizasyon, organizasyon, örgüt, örgüt, örgütlenme, örgütlenme, organizma, organizma, bünye, bünye;
USER: organizasyon, örgüt, kuruluş, organizasyonu, örgütü, örgütü
GT
GD
C
H
L
M
O
organization
/ˌɔː.ɡən.aɪˈzeɪ.ʃən/ = NOUN: organizasyon, örgüt, örgütlenme, organizma, bünye;
USER: organizasyon, örgüt, kuruluş, organizasyonu, örgütü
GT
GD
C
H
L
M
O
own
/əʊn/ = PRONOUN: kendi;
ADJECTIVE: öz, kendisinin;
VERB: sahip olmak, tanımak, kabullenmek, itiraf etmek, kabul etmek, teslim etmek;
USER: kendi, ait, başına, öz, öz
GT
GD
C
H
L
M
O
owned
/-əʊnd/ = USER: -owned-suffix, -owned, -owned;
USER: sahip, sahibi, ait, sahip olduğu, aittir
GT
GD
C
H
L
M
O
owning
/əʊn/ = ADJECTIVE: sahip olan;
USER: sahip olan, sahibi, sahip, sahibi olmanın, sahip olma
GT
GD
C
H
L
M
O
owns
/əʊn/ = VERB: sahip olmak, tanımak, kabullenmek, itiraf etmek, kabul etmek, teslim etmek;
USER: sahibi, sahip, sahiptir, sahibi olan, sahibidir, sahibidir
GT
GD
C
H
L
M
O
past
/pɑːst/ = NOUN: geçmiş, mazi, geçmiş zaman;
ADJECTIVE: geçmiş, geçen, eski, önceki;
PREPOSITION: geçe, ötesinde, öte, yanından geçerek, geçkin;
ADVERB: geçecek şekilde;
USER: geçmiş, son, geçmişte, Geçtiğimiz, geçen, geçen
GT
GD
C
H
L
M
O
people
/ˈpiː.pl̩/ = NOUN: insanlar, halk, millet, herkes, ulus, elalem, aile fertleri, eller;
VERB: insan yerleştirmek;
USER: insanlar, kişi, insanların, insan, insanları, insanları
GT
GD
C
H
L
M
O
period
/ˈpɪə.ri.əd/ = NOUN: dönem, süre, periyot, nokta, devir, devre, adet, çağ, regl, aybaşı, ders saati, dönüm, tam cümle;
USER: süre, dönem, dönemde, dönemi, döneminde, döneminde
GT
GD
C
H
L
M
O
price
/praɪs/ = NOUN: fiyat, bedel, paha, para ödülü, değer, eder;
VERB: fiyatlandırmak, fiyatını belirlemek, paha biçmek;
USER: fiyat, fiyatı, Fiyatına, fiyata, değeri
GT
GD
C
H
L
M
O
priced
/praɪs/ = VERB: fiyatlandırmak, fiyatını belirlemek, paha biçmek;
USER: fiyatlı, fiyatlandırılır, fiyat, fiyatına yakın, priced
GT
GD
C
H
L
M
O
prices
/praɪs/ = NOUN: fiyat, bedel, paha, para ödülü, değer, eder;
VERB: fiyatlandırmak, fiyatını belirlemek, paha biçmek;
USER: fiyatları, fiyatlar, fiyatlarla, fiyat, fiyatlarını
GT
GD
C
H
L
M
O
primary
/ˈpraɪ.mə.ri/ = ADJECTIVE: birincil, temel, ana, ilk, birinci, başlıca, birinci derecede, baş, en başta gelen;
NOUN: ana renk, uçucu kanat tüyü;
USER: birincil, primer, temel, ana, ilköğretim
GT
GD
C
H
L
M
O
processes
/ˈprəʊ.ses/ = VERB: işlemek, yönlendirmek, işleme tabi tutmak, alaya katılmak, dava açmak, özel işlem uygulamak;
NOUN: süreç, işlem, yöntem, usul, aşama, dava, çıkıntı, gidiş;
USER: süreçleri, işlemleri, işlemler, süreçler, süreçlerini
GT
GD
C
H
L
M
O
produced
/prəˈd(y)o͞os,prō-/ = ADJECTIVE: üretilmiş;
USER: üretilmiş, üretilen, üretilmektedir, üretilir, üretti, üretti
GT
GD
C
H
L
M
O
produces
/prəˈdjuːs/ = VERB: üretmek, yetiştirmek, yapmak, vermek, ortaya koymak, yayınlamak, sahnelemek, neden olmak, yönetmek, göstermek;
USER: üretir, üreten, üretmektedir, üretiyor, oluşturur
GT
GD
C
H
L
M
O
profile
/ˈprəʊ.faɪl/ = NOUN: profil, kesit, özgeçmiş, profil çizmek, yüzün yandan görünüşü, biyografi;
VERB: profilini çizmek, kesitini çıkarmak;
USER: profil, profili, profilini, profile, profil sahibi
GT
GD
C
H
L
M
O
quite
/kwaɪt/ = ADVERB: oldukça, tamamen, pek, epey, tam olarak, bayağı, gerçekten, bütünüyle, iyice, büsbütün, elbette, su katılmadık;
USER: oldukça, çok, tamamen, pek, epey, epey
GT
GD
C
H
L
M
O
range
/reɪndʒ/ = NOUN: dizi, çeşitlilik, menzil, alan, sıra, çeşit, erim, saha, silsile, kuzine, atış alanı, otlak, açık alan, ocak;
VERB: dolaşmak, turlamak, dizmek, sıralı olmak, sıra halinde olmak, gezmek, sürtmek, uzanmak, boyunca gitmek, akıp gitmek, doğrultmak, nişan almak, erimi olmak, erişmek, katılmak, bölgede yaşamak, sıralamak, sıralanmak, tarafına çevirmek;
USER: dizi, aralığı, yelpazesi, aralığında, aralık
GT
GD
C
H
L
M
O
rapid
/ˈræp.ɪd/ = ADJECTIVE: hızlı, çabuk, seri, ani, dik, sarp, ışığa hassas;
USER: hızlı, hızlı bir, hızla, çabuk, seri
GT
GD
C
H
L
M
O
remain
/rɪˈmeɪn/ = VERB: kalmak, sürdürmek, durmak, geriye kalmak, aynen kalmak, artmak;
USER: kalmak, kalır, kalması, devam, kalmasını
GT
GD
C
H
L
M
O
remains
/rɪˈmeɪnz/ = NOUN: kalıntılar, kalanlar, artıklar, izler, kalıtlar, ceset kalıntısı, ölünün kemikleri, yemek artıkları;
USER: kalıntılar, kalır, devam, olmaya devam etmektedir, olmaya devam
GT
GD
C
H
L
M
O
result
/rɪˈzʌlt/ = NOUN: sonuç, netice, akıbet, semere, son, ürün;
VERB: sonucu olmak;
USER: sonuç, neden, yol, sonuçlanabilir, sebep
GT
GD
C
H
L
M
O
robotic
/rəʊˈbɒt.ɪk/ = USER: robot, robotik, robotlu, robotic
GT
GD
C
H
L
M
O
romanian
/rʊˈmeɪ.ni.ən/ = USER: romanian, Romanya, romence, Romen, Rumen
GT
GD
C
H
L
M
O
s
= USER: s, ler, lar, temizle, larındaki
GT
GD
C
H
L
M
O
samsung
= USER: samsung, Samsung'un
GT
GD
C
H
L
M
O
search
/sɜːtʃ/ = NOUN: arama, araştırma;
VERB: aramak, araştırmak, incelemek, yoklamak, üstünü aramak, sondalamak, gedik açmak;
USER: arama, aramak, aramanıza, arayabilirsiniz, Aramayı
GT
GD
C
H
L
M
O
self
/self/ = NOUN: kendi, öz, kişilik, kişi, bencillik, çıkar, karakter, şahsi çıkar;
PRONOUN: kendi, kendine, kişisel, şahsi, özel;
ADJECTIVE: aynı, düz renkli;
USER: öz, kendi, kendine, kendini, kendi kendine
GT
GD
C
H
L
M
O
selling
/ˌbestˈsel.ər/ = NOUN: satış, satıcılık, satış yöntemi;
ADJECTIVE: satış;
USER: satış, satan, çok satan, satışı, satıyoruz
GT
GD
C
H
L
M
O
sensing
/sens/ = VERB: anlamak, hissetmek, algılamak, sezmek, farkında olmak, duyarlı olmak;
USER: algılama, duyarlı, algılamalı, algılayıcı, algılayan
GT
GD
C
H
L
M
O
separated
/ˈsep.ər.eɪt/ = ADJECTIVE: ayrık;
USER: ayrılmış, ayrı, ayrılır, ayrılan, ayrıldı
GT
GD
C
H
L
M
O
shorter
/ʃɔːt/ = USER: kısa, daha kısa, kısa bir, kısadır, daha kısa bir
GT
GD
C
H
L
M
O
since
/sɪns/ = ADVERB: beri, bu yana, o zamandan beri;
CONJUNCTION: madem, olalı, edeli, mademki, yapalı, -den beri, -dığı için;
PREPOSITION: -den beri, -den itibaren, -den bu yana;
USER: beri, bu yana, yana, tarihi, olma tarihi, olma tarihi
GT
GD
C
H
L
M
O
small
/smɔːl/ = ADJECTIVE: küçük, az, ufak, hafif, minik, mini, küçücük, ufak tefek, önemsiz, basit, ufacık, zayıf, mütevazi, fakir, sıradan, arka, dar kısım;
USER: küçük, küçük bir, az, small, ufak, ufak
GT
GD
C
H
L
M
O
sometimes
/ˈsʌm.taɪmz/ = ADVERB:
GT
GD
C
H
L
M
O
south
/saʊθ/ = NOUN: güney, lodos, güney rüzgârı;
ADJECTIVE: güney, güneyden esen;
ADVERB: güneye, güneyden;
USER: güney, güneyinde, güneyinde Otel, güneye
GT
GD
C
H
L
M
O
sport
/spɔːt/ = NOUN: spor, oyun, eğlence, sporsever, centilmen, şaka, oyuncak, örnek insan, zevk düşkünü kimse, soyundan farklı özellikler gösteren canlı;
VERB: spor yapmak, eğlenmek, takılmak, şaka söylemek, övünmek, gösteriş yapmak;
USER: spor, Sport, sporu, sporları, sporun
GT
GD
C
H
L
M
O
starting
/stɑːt/ = ADJECTIVE: başlangıç, başlama, çıkış;
NOUN: çalıştırma, başlama, hareket, çalışma, koyulma;
USER: başlangıç, başlayan, başlayarak, başlıyor, başlamadan
GT
GD
C
H
L
M
O
structural
/ˈstrəkCHərəl/ = NOUN: telli çalgılar, yaylı sazlar;
USER: yapısal, yapı, yapısal bir
GT
GD
C
H
L
M
O
subsidiaries
/səbˈsɪd.i.ər.i/ = NOUN: yardımcı, yan kuruluş, bağlı kimse;
USER: iştirakleri, bağlı, yan, bağlı ortaklıklar, bağlı ortaklıkları
GT
GD
C
H
L
M
O
subsidiary
/səbˈsɪd.i.ər.i/ = NOUN: yardımcı, yan kuruluş, bağlı kimse;
ADJECTIVE: yardımcı, ikincil, ikinci derecede, tâli, bağımlı;
USER: yardımcı, iştiraki, bağlı ortaklığı, yan kuruluşu, bağlı ortaklık
GT
GD
C
H
L
M
O
such
/sʌtʃ/ = ADJECTIVE: böyle, bu tür, bu gibi, öyle, çok, o kadar;
PRONOUN: bu gibi, o gibi;
ADVERB: böylesine, çok, öylesine, oldukça;
USER: bu tür, böyle, gibi, tür, böyle bir, böyle bir
GT
GD
C
H
L
M
O
supportive
/səˈpɔː.tɪv/ = USER: destekleyici, destek, destekleyici bir, destekleyen
GT
GD
C
H
L
M
O
suv
/ˌes.juːˈvi/ = USER: suv, el Suv, minivan, sedan, coupe"
GT
GD
C
H
L
M
O
tanks
/tæŋk/ = NOUN: tank, depo, tüp, hazne, su deposu, sarnıç, benzin deposu, hapishane, fotoğraf banyo kabı;
VERB: depoya koymak;
USER: tankları, tanklar, tank, depoları, tankerler
GT
GD
C
H
L
M
O
than
/ðæn/ = CONJUNCTION: göre, -den, -dan;
USER: göre, daha, fazla, çok, den, den
GT
GD
C
H
L
M
O
that
/ðæt/ = CONJUNCTION: o, ki, şu, için, diye;
PRONOUN: o, ki, şu, diye;
ADVERB: böyle, o kadar, bu kadar;
ADJECTIVE: öteki;
USER: o, bu, olduğunu, olduğu, ki, ki
GT
GD
C
H
L
M
O
the
GT
GD
C
H
L
M
O
they
/ðeɪ/ = PRONOUN: onlar, insanlar;
USER: onlar, bu, bunlar, da, de, de
GT
GD
C
H
L
M
O
three
/θriː/ = USER: three-, three, üçlü;
USER: üç, ç, ç
GT
GD
C
H
L
M
O
time
/taɪm/ = NOUN: zaman, süre, vakit, kere, uygun zaman, tempo, çağ, vade, aralık, doğum zamanı;
VERB: zamanlamak, ayarlamak, zamanlama yapmak, saat tutmak, tempo tutmak, kurmak, süre tutmak, temposunu belirlemek;
USER: zaman, süresi, kez, süre, zamanda
GT
GD
C
H
L
M
O
to
/tuː/ = PREPOSITION: karşı, göre, -e, -ye, -ya, -e doğru;
USER: karşı, göre, için, etmek, hiç, hiç
GT
GD
C
H
L
M
O
tractors
/ˈtraktər/ = NOUN: капсула, коробочка, капсюль, оболочка, мембрана, резюме, отсек, семенная коробочка, облатка, отделяемая кабина, капсула для лекарства
GT
GD
C
H
L
M
O
travel
/ˈtræv.əl/ = NOUN: seyahat, yolculuk, gezi, işleme;
VERB: seyahat etmek, gezmek, dolaşmak, yolculuk etmek, yol almak, kaçmak, işlemek;
USER: seyahat, yolculuk, seyahatlerinizde, seyahat etmek
GT
GD
C
H
L
M
O
trucks
/trʌk/ = NOUN: kamyon, el arabası, takas, değiş tokuş, yük vagonu, trampa, pılı pırtı, ilişki, bostan sebzesi, değersiz eşya, direk şapkası;
VERB: değiş tokuş etmek, takas etmek, mal ile ödemek, alışveriş yapmak, kamyonla taşımak;
USER: kamyon, kamyonlar, kamyonları, arabaları, kamyonlar kamyonlar
GT
GD
C
H
L
M
O
turkey
/ˈtɜː.ki/ = NOUN: hindi, fiyasko, başarısız film;
USER: hindi, Türkiye, turkey, Türkiye'nin, Türkiye'de
GT
GD
C
H
L
M
O
two
/tuː/ = USER: two-, two, ikili, ikili
GT
GD
C
H
L
M
O
under
/ˈʌn.dər/ = ADVERB: altında, altına, altta;
PREPOSITION: altında, altı, altından, bağlı, halinde, döneminde, etkisi altında;
ADJECTIVE: alt, az;
USER: altında, altındaki, kapsamında, altına, çerçevesinde, çerçevesinde
GT
GD
C
H
L
M
O
unmanned
/ʌnˈmænd/ = ADJECTIVE: adamsız kalmış;
USER: insansız, pilotsuz, insansız bir
GT
GD
C
H
L
M
O
up
/ʌp/ = ADVERB: yukarı, yukarıya;
PREPOSITION: yukarı, yukarıya;
ADJECTIVE: ayakta, dik, yükselmiş, çıkmış, olmuş;
NOUN: artış;
VERB: yükseltmek, artırmak;
USER: yukarı, kadar, up, onbirler, fazla, fazla
GT
GD
C
H
L
M
O
usefully
/ˈjuːs.fəl.i/ = USER: yararlı, yararlı bir, faydalı bir
GT
GD
C
H
L
M
O
utility
/juːˈtɪl.ɪ.ti/ = NOUN: yarar, fayda, kamu hizmeti, yararlılık, işe yarar şey;
ADJECTIVE: faydalı, işe yarar, standart yapılan eşya ile ilgili;
USER: yarar, programı, yardımcı programı, yardımcı programını, yardımcı
GT
GD
C
H
L
M
O
vans
/væn/ = NOUN: kamyonet, minibüs, karavan, elebaşı, yük vagonu, kanat, harman savurma makinesi, keşif kolu, öncü;
USER: vanlar, kamyonet, minibüsler, minibüs, vans
GT
GD
C
H
L
M
O
vehicle
/ˈviː.ɪ.kl̩/ = NOUN: araç, taşıt, vasıta, taşıyıcı;
USER: araç, aracın, aracı, taşıt, araca
GT
GD
C
H
L
M
O
vehicles
/ˈviː.ɪ.kl̩/ = NOUN: araç, taşıt, vasıta, taşıyıcı;
USER: araçlar, araç, araçları, araçların, araçlarda
GT
GD
C
H
L
M
O
version
/ˈvɜː.ʃən/ = NOUN: versiyon, model, uyarlama, çeviri, varyant, örnek, tasvir, hikâye, rahimde bebeği çevirme, yorum;
USER: versiyon, sürümü, sürüm, sürümünü, versiyonu
GT
GD
C
H
L
M
O
voice
/vɔɪs/ = NOUN: ses, söz, ses tonu, ifade, çatı, fikir, ses kalitesi, düşünce, şarkı sesi;
VERB: söylemek, dile getirmek, ifade etmek, akort etmek, ses çıkarmak;
USER: ses, sesli, sesi, sesle, sesini, sesini
GT
GD
C
H
L
M
O
was
/wɒz/ = USER: oldu, olduğunu, idi, was, olduğu, olduğu
GT
GD
C
H
L
M
O
were
/wɜːr/ = USER: edildi, vardı, idi, olduğunu, olan, olan
GT
GD
C
H
L
M
O
what
/wɒt/ = ADJECTIVE: ne, hangi;
PRONOUN: ne, hangi, neyi, neleri;
USER: ne, Neler, ne bekleyebileceğinizi, hangi, nedir, nedir
GT
GD
C
H
L
M
O
wheel
/wiːl/ = NOUN: tekerlek, teker, çark, direksiyon, lastik, dişli, dümen, araba, bisiklet, dönme;
VERB: dönmek, döndürmek;
USER: tekerlek, tekerlekli, simidi, tekerleği, teker
GT
GD
C
H
L
M
O
when
/wen/ = NOUN: zaman, vakit;
ADVERB: ne zaman, iken, -dığı zaman;
CONJUNCTION: ne zaman, iken, gerektiğinde, -dığı sırada, -dığında;
PRONOUN: ne zaman, ne zamandan kalma;
USER: zaman, ne zaman, olduğunda, ne, sırasında, sırasında
GT
GD
C
H
L
M
O
which
/wɪtʃ/ = ADJECTIVE: hangi;
PRONOUN: hangi, hangisi, ki, hangisini;
USER: hangi, olan, olduğu, ki, bu, bu
GT
GD
C
H
L
M
O
who
/huː/ = PRONOUN: kim, kimi, kime, ki o;
USER: kim, kimin, olan, edenler, eden, eden
GT
GD
C
H
L
M
O
with
/wɪð/ = PREPOSITION: ile, birlikte, beraber, -li;
USER: ile, sahip, olan, birlikte, ile birlikte, ile birlikte
GT
GD
C
H
L
M
O
without
/wɪˈðaʊt/ = ADVERB: olmadan, olmaksızın, dışarıda;
PREPOSITION: olmadan, dışında, -siz, -sız, -meden;
CONJUNCTION: -medikçe, -meksizin;
USER: olmadan, olmaksızın, olmayan, kalmadan, vermeden, vermeden
GT
GD
C
H
L
M
O
x
/eks/ = NOUN: bilinmeyen, on dolarlık banknot
203 words