Turkish Vocabulary
Click on letter: GT-Google Translate; GD-Google Define; H-Collins; L-Longman; M-Macmillan; O-Oxford; © or C-Cambridge

GT GD C H L M O
a

GT GD C H L M O
advanced /ədˈvɑːnst/ = ADJECTIVE: gelişmiş, ileri, ilerlemiş, modern, öncü; USER: gelişmiş, ileri, Advanced, Detaylı, Ilerletilmis

GT GD C H L M O
advice /ədˈvaɪs/ = NOUN: tavsiye, danışma, öğüt, nasihat, fikir, akıl, uyarı; USER: tavsiye, öneriler, öneriler sağlar, danışma, tavsiyesi

GT GD C H L M O
ahs = USER: ahs, ahs ahs, dört AHS,

GT GD C H L M O
aka /ˌeɪ.keɪˈeɪ/ = USER: aka, diğer adıyla, elde ettik

GT GD C H L M O
an

GT GD C H L M O
and /ænd/ = CONJUNCTION: ve, ile, de; USER: ve, ile, ile

GT GD C H L M O
approach /əˈprəʊtʃ/ = NOUN: yaklaşım, yaklaşma, girişim, yol, yanaşma, teşebbüs; VERB: yaklaşmak, yanaşmak, varmak, ulaşmak, ele almak, koyulmak; USER: yaklaşım, yaklaşımı, bir yaklaşım, yaklaşımın, yaklaşımla

GT GD C H L M O
architecture /ˈɑː.kɪ.tek.tʃər/ = NOUN: mimari, mimarlık, yapı, inşaat; USER: mimari, mimarlık, mimarisi, mimarisinin, mimarisini

GT GD C H L M O
artificial /ˌɑː.tɪˈfɪʃ.əl/ = ADJECTIVE: yapay, suni, yapma, takma, sahte, yapmacık, eğreti; USER: yapay, suni, yapay bir, yapma

GT GD C H L M O
as /əz/ = ADVERB: olarak, gibi, kadar, iken; PRONOUN: gibi; CONJUNCTION: olduğu gibi, ki, iken, rağmen, karşın, madem, mademki, -diği gibi, -irken; USER: olarak, gibi, kadar, yanı, şekilde, şekilde

GT GD C H L M O
assist /əˈsɪst/ = NOUN: yardım, sayı yaptırma; VERB: yardımcı olmak, desteklemek, yardım etmek, hazır bulunmak; USER: yardım, yardımcı, yardımcı olmak, destek, yardımı

GT GD C H L M O
assistance /əˈsɪs.təns/ = NOUN: yardım, destek; USER: yardım, yardımı, destek, hizmetleri, asistanlığı

GT GD C H L M O
at /ət/ = PREPOSITION: -de, -da, -ye, -ya, -e, -a; NOUN: savaşçı, asker, eyt; USER: de, az, at, okuyun, azından, azından

GT GD C H L M O
automated /ˈɔː.tə.meɪt/ = VERB: otomatikleştirmek, makineleştirmek; USER: otomatik, otomatik bir, otomatikleştirilmiş, otomasyon, otomatik olarak

GT GD C H L M O
autonomous /ɔːˈtɒn.ə.məs/ = ADJECTIVE: özerk, otonom; USER: özerk, otonom, özerk bir, bağımsız, otonom bir

GT GD C H L M O
based /-beɪst/ = ADJECTIVE: merkezli, kurulmuş, bulunan, yerleşik, dayanmış, tesis edilmiş; USER: merkezli, göre, dayalı, esas, temel

GT GD C H L M O
both /bəʊθ/ = ADJECTIVE: ikisi de, her ikisi de; USER: her ikisi de, ikisi de, hem, iki, her iki

GT GD C H L M O
brings /brɪŋ/ = VERB: getirmek, kazandırmak, vermek, neden olmak, ikna etmek, razı etmek; USER: getiriyor, getirir, getiren, getirmektedir, getirdiği

GT GD C H L M O
building /ˈbɪl.dɪŋ/ = NOUN: bina, inşa, yapı, inşaat, kurma, inşa etme, apartman; USER: bina, yapı, binanın, binada, inşaat

GT GD C H L M O
built /ˌbɪltˈɪn/ = ADJECTIVE: yapılı, inşa etmiş tarihi; USER: yapılı, inşa, yerleşik, inşa edilmiş, dahili

GT GD C H L M O
camera /ˈkæm.rə/ = NOUN: kamera, fotoğraf makinesi, gizli, hakimin özel odası, mahrem; USER: kamera, fotoğraf makinesi, makinesi, kameranın, kamerayı

GT GD C H L M O
candidate /ˈkæn.dɪ.dət/ = NOUN: aday, namzet; USER: aday, adayı, adayın, bir aday, candidate

GT GD C H L M O
candidates /ˈkæn.dɪ.dət/ = NOUN: aday, namzet; USER: adaylar, aday, adayların, adayları, adaylara

GT GD C H L M O
cars /kɑːr/ = NOUN: araba, otomobil, kabin, vagon, yolcu bölümü; USER: araba, el araba, el, arabalar, el aramayı

GT GD C H L M O
central /ˈsen.trəl/ = ADJECTIVE: merkezi, orta, esas, asıl, baş, merkezde olan, önde gelen; NOUN: santral, santral memuru; USER: merkezi, merkez, merkezinden, merkezi bir, merkezinde

GT GD C H L M O
chassis /ˈʃæs.i/ = NOUN: şasi, alt düzen, top kızağı, ana gövde; USER: şasi, şaşi, taşıyıcı, kasa, kasaya

GT GD C H L M O
class /klɑːs/ = NOUN: sınıf, class, ders, grup, kalite, mevki, kurs, derslik, tür, zümre, çeşit, öğrenciler, mükemmellik, cins, üstünlük, bölüm, dershane, kur, klas olma, sınıflandırmak, saymak, kategorize etmek; USER: sınıf, sınıfı, sınıf bir, sınıfının, class

GT GD C H L M O
client /ˈklaɪ.ənt/ = NOUN: müşteri, müvekkil, hasta, alıcı, bağımlı ülke; USER: müşteri, istemci, istemcisi, istemcinin, müşterinin

GT GD C H L M O
combining = NOUN: birleştirme; USER: birleştirme, birleştirerek, birleştiren, araya, bir araya

GT GD C H L M O
computer /kəmˈpjuː.tər/ = NOUN: bilgisayar, elektronik beyin; USER: bilgisayar, bilgisayarı, bilgisayara, bilgisayarda, bilgisayarınıza

GT GD C H L M O
contributed /kənˈtrɪb.juːt/ = VERB: katkıda bulunmak, katılmak, bağışta bulunmak, vermek, payı olmak, yazı vermek; USER: katkıda, katkı, katkıda bulunmuştur, katkıda bulundu, katkısı, katkısı

GT GD C H L M O
control /kənˈtrəʊl/ = NOUN: kontrol, denetim, hakimiyet, idare, güç, otorite, sorumluluk; VERB: denetlemek, kontrol etmek, hakim olmak, idare etmek, işletmek; USER: kontrol, kontrolü, denetlemek, kontrol etmek, kumanda

GT GD C H L M O
convince /kənˈvɪns/ = VERB: ikna etmek, inandırmak; USER: ikna etmek, ikna, inandırmak

GT GD C H L M O
customers /ˈkʌs.tə.mər/ = NOUN: müşteri, alıcı, tip, herif; USER: müşteri, müşteriler, müşterilerin, müşterileri, müşterilerine

GT GD C H L M O
d /əd/ = NOUN: re, geçer not; USER: d, Ge, B, M

GT GD C H L M O
degree /dɪˈɡriː/ = NOUN: derece, lisans, diploma, ünvan, rütbe, aşama, evre, sıralı notalar, karşılaştırmalı üstünlük derecesi; USER: derece, derecesi, lisans, derecede, derecesini

GT GD C H L M O
department /dɪˈpɑːt.mənt/ = NOUN: bölüm, bölge, departman, daire, bakanlık, şube; USER: bölüm, departmanı, bölümü, bölge, bölümünde

GT GD C H L M O
departure /dɪˈpɑː.tʃər/ = NOUN: kalkış, ayrılış, gidiş, ayrılma, başlangıç, sapma, yola çıkma, geri çekilme, yenilik, ölüm; USER: kalkış, dönüş, çıkış, ayrılış, hareket

GT GD C H L M O
detection /dɪˈtek.ʃən/ = NOUN: bulma, keşif, buluş, demodülasyon, suçluyu ortaya çıkarma; USER: bulma, algılama, tespit, tespiti, saptama

GT GD C H L M O
development /dɪˈvel.əp.mənt/ = NOUN: geliştirme, kalkınma, gelişme, büyüme, site, tab etme, geliştirilmiş ürün, son durum; USER: gelişme, geliştirme, kalkınma, gelişimi, gelişim

GT GD C H L M O
different /ˈdɪf.ər.ənt/ = ADJECTIVE: farklı, değişik, çeşitli, başka, diğer; USER: farklı, farklı bir, değişik, farklıdır, çeşitli, çeşitli

GT GD C H L M O
distributed /dɪˈstrɪb.juːt/ = VERB: dağıtmak, yaymak, vermek, paylaştırmak, saçmak, sürmek; USER: dağıtılmış, dağıtılan, dağıtılır, dağıtılacak, dağıtıldı

GT GD C H L M O
doctoral /ˈdɒk.tər.ət/ = ADJECTIVE: doktorluk, doktorluk ile ilgili

GT GD C H L M O
driver /ˈdraɪ.vər/ = NOUN: sürücü, şoför, makinist, arabacı, sert yönetici, golfte ağaç sopa, hayvan güden kimse; USER: sürücü, sürücüsü, sürücüsünü, driver, sürücünün

GT GD C H L M O
driving /ˈdraɪ.vɪŋ/ = ADJECTIVE: sürücü, araba kullanma, şoför, harekete geçiren, enerjik, hareket ettirici, canlı; NOUN: sürme, sevk, kullanma, araba gezintisi; USER: sürücü, sürüş, itici, araç, araba

GT GD C H L M O
e /iː/ = ABBREVIATION: zayıf not, mi

GT GD C H L M O
education /ˌed.jʊˈkeɪ.ʃən/ = NOUN: eğitim, öğretim, öğrenim, terbiye, eğitimbilim; USER: eğitim, eğitimi, öğretim, eğitimin, eğitime

GT GD C H L M O
engineer /ˌen.dʒɪˈnɪər/ = NOUN: mühendis, makinist, teknisyen, makine mühendisi, tekniker, çarkçı; VERB: mühendislik yapmak, mühendisliğini yapmak, yapmak, düzenlemek; USER: mühendis, mühendisi, mühendislik, engineer, mühendisin

GT GD C H L M O
engineering /ˌenjəˈni(ə)r/ = NOUN: mühendis, makinist, teknisyen, makine mühendisi, tekniker, çarkçı; VERB: mühendislik yapmak, mühendisliğini yapmak, yapmak, düzenlemek; USER: mühendislik, mühendisliği, Engineering, ürünler, tekniği

GT GD C H L M O
enjoyed /ɪnˈdʒɔɪ/ = VERB: hoşlanmak, tadını çıkarmak, zevk almak, yararlanmak, tadına varmak, sevmek, beğenmek, sahip olmak, hoşuna gitmek, haz almak; USER: zevk, keyif aldım, yönlendiren taraf oldu, memnun, keyif, keyif

GT GD C H L M O
exceptional /ɪkˈsep.ʃən.əl/ = ADJECTIVE: olağanüstü, istisna, fevkalade, ender, nadir; USER: olağanüstü, istisnai, olağanüstü bir, istisnai bir, sıradışı

GT GD C H L M O
experience /ikˈspi(ə)rēəns/ = NOUN: deneyim, tecrübe, olay, yaşam, pratik, hayat; VERB: yaşamak, denemek, tecrübe etmek, başından geçmek, maruz kalmak, görmek; USER: deneyim, deneyimi, bir deneyim, tecrübesi, tecrübe, tecrübe

GT GD C H L M O
field /fiːld/ = NOUN: alan, tarla, saha, çalışma alanı, kır, bilim dalı, otlak, bilgi alanı, savaş alanı; VERB: sahaya çıkarmak, cevabı yapıştırmak, top atmak; USER: alan, alanında, alanı, alanda, alanına

GT GD C H L M O
find /faɪnd/ = VERB: bulmak, keşfetmek, rastlamak, bakmak, geçindirmek, karara varmak, sağlamak; NOUN: bulma, bulgu, keşif, buluş, bulunan şey; USER: bulmak, bulabilirsiniz, buldunuz, bulacaksınız, bulmanıza, bulmanıza

GT GD C H L M O
fit /fɪt/ = ADJECTIVE: uygun, formda, zinde, layık, sağlıklı, yeterli; VERB: uydurmak, uymak, oturtmak, oturmak; NOUN: uyma, hastalık nöbeti; USER: uygun, uyacak, sığacak, uyum, sığdırmak

GT GD C H L M O
focus /ˈfəʊ.kəs/ = NOUN: odak, odak noktası, dikkati toplayan şey; VERB: odaklamak, odağı ayarlamak, bir noktada toplamak; USER: odak, odaklanmak, durulacak, odaklanır, odaklanma

GT GD C H L M O
focusing /ˈfəʊ.kəs/ = NOUN: odaklanma; USER: odaklanma, odaklanarak, odaklanan, duruluyor, odaklama

GT GD C H L M O
for /fɔːr/ = PREPOSITION: için, amacıyla, dolayı, uygun, göre, karşı, yönünde, doğru, yarayan, sebebiyle; CONJUNCTION: dolayı, nedeniyle, çünkü, zira; USER: için, boyunca, for, üzere, üzere

GT GD C H L M O
fusion /ˈfjuː.ʒən/ = NOUN: füzyon, birleşme, erime, kaynaşma, eritme, birleştirme, erimiş kütle; USER: füzyon, fusion, füzyonu, birleşimidir, birleşme

GT GD C H L M O
g /dʒiː/ = NOUN: bin, sol; ABBREVIATION: bin dolar; USER: g, gr, gram

GT GD C H L M O
german /ˈdʒɜː.mən/ = ADJECTIVE: öz; USER: Alman, Almanca, german, Almanya

GT GD C H L M O
get /ɡet/ = VERB: almak, edinmek, olmak, elde etmek, getirmek, kazanmak, gelmek, varmak, etmek, başlamak, götürmek, yaptırmak, anlamak, ettirmek, satın almak, yapmak, ele geçirmek, öldürmek, canına okumak, idrak etmek, açığını bulmak, yalanını çıkarmak, kavramak, başına gelmek; USER: almak, olsun, elde, alabilirsiniz, ulaşın

GT GD C H L M O
gps

GT GD C H L M O
great /ɡreɪt/ = ADJECTIVE: büyük, mükemmel, iyi, önemli, çok iyi, muazzam, ulu, ünlü, hevesli; USER: büyük, harika, büyük bir, harika bir, great, great

GT GD C H L M O
h /eɪtʃ/ = ABBREVIATION: hidrojen; USER: h, s, saat, sa

GT GD C H L M O
hard /hɑːd/ = ADJECTIVE: zor, sert, sıkı, güç, ağır, katı, sağlam, çetin, şiddetli, dayanıklı; ADVERB: sert, sıkı; USER: zor, sert, sabit, hard, zordur, zordur

GT GD C H L M O
head /hed/ = NOUN: baş, kafa, ana, başkan, tepe, müdür, kelle, şef, lider, akıl; ADJECTIVE: baş, baştaki; USER: baş, kafa, başkanı, kafası, başı

GT GD C H L M O
her /hɜːr/ = PRONOUN: onu, onun, ona, o, kendisi, kendine; USER: onu, onun, ona, kendi, onunla

GT GD C H L M O
highway /ˈhaɪ.weɪ/ = NOUN: karayolu, otoyol, otoban, anayol, ekspres yol; USER: karayolu, otoyol, karayolunun, otoban, highway

GT GD C H L M O
hiring /ˈhaɪə.rɪŋ/ = NOUN: kiralama; USER: kiralama, işe, işe alma, istihdam, işe alım

GT GD C H L M O
honest /ˈɒn.ɪst/ = ADJECTIVE: dürüst, namuslu, doğru, içten, hilesiz, açık sözlü, saf, açık yürekli, katışıksız; USER: dürüst, dürüst bir, honest, namuslu

GT GD C H L M O
i /aɪ/ = PRONOUN: ben, I, one, I; USER: ben, i, ı, bir

GT GD C H L M O
image /ˈɪm.ɪdʒ/ = NOUN: görüntü, resim, imaj, şekil, simge, kopya, heykel, put, benzetme, benzer; USER: görüntü, dosyasını, resim, image, resmi

GT GD C H L M O
important /ɪmˈpɔː.tənt/ = ADJECTIVE: önemli, mühim, ciddi, saygın, nüfuzlu, kibirli, okkalı, sözü geçer, kendini beğenmiş; USER: önemli, önemlidir, önemli bir, önem, önem

GT GD C H L M O
in /ɪn/ = ADVERB: içinde; PREPOSITION: içinde, olarak, -de, -da, halinde, içine, içeri; ADJECTIVE: yerinde, iç, içeride, evde; USER: içinde, olarak, bölgesindeki, yılında, in, in

GT GD C H L M O
inc /ɪŋk/ = USER: inc, A.Ş.

GT GD C H L M O
including /ɪnˈkluː.dɪŋ/ = PREPOSITION: dahil, kapsayan; ADJECTIVE: içeren; USER: dahil, dahil olmak üzere, dahil olmak, gibi, içeren, içeren

GT GD C H L M O
individuals /ˌindəˈvijəwəl/ = NOUN: birey, kişi, şahıs, fert; USER: bireyler, bireylerin, kişi, kişiler, kişilerin

GT GD C H L M O
infrastructure /ˈinfrəˌstrəkCHər/ = NOUN: altyapı, altyapı tesisleri, savunma sistemi; USER: altyapı, altyapısı, altyapısının, altyapısını, altyapının

GT GD C H L M O
initiative /ɪˈnɪʃ.ə.tɪv/ = NOUN: girişim, ilk adım, girişkenlik, önayak olma, yasa teklifinde bulunma hakkı; ADJECTIVE: ilk, ön, başlatan, neden olan; USER: girişim, girişimi, inisiyatif, inisiyatifi, girişimin

GT GD C H L M O
instead /ɪnˈsted/ = ADVERB: yerine; USER: yerine, bunun yerine, onun yerine, onun yerine

GT GD C H L M O
intelligence /inˈtelijəns/ = NOUN: istihbarat, zekâ, akıl, bilgi, anlayış, haberalma, akıllılık, zekilik, kafa, beyin, anlama, idrak, akıllı kimse; USER: istihbarat, zeka, zekası, zekâ, istihbaratı

GT GD C H L M O
intelligent /inˈtelijənt/ = ADJECTIVE: akıllı, zeki, yetenekli, kabiliyetli, kültürlü, usta; USER: akıllı, zeki, akıllı bir

GT GD C H L M O
intermodal /ˌin(t)ərˈmodl/ = USER: intermodal, Amaçli, Çok Amaçli, Yapılan İntermodal,

GT GD C H L M O
international /ˌɪn.təˈnæʃ.ən.əl/ = ADJECTIVE: uluslararası, milletlerarası; USER: uluslararası, uluslararası bir, uluslar arası, uluslar, İnt, İnt

GT GD C H L M O
is /ɪz/ = USER: olduğunu, olduğu, olan, bir, olup, olup

GT GD C H L M O
it /ɪt/ = PRONOUN: o, onu, ona, ebe, cazibe, çekicilik, şahsiyet, ilişki, önemli kimse; NOUN: cinsel ilişki; USER: o, onu, bu, bunu, it, it

GT GD C H L M O
japanese /ˌdzæp.əˈniːz/ = ADJECTIVE: Japon; NOUN: Japonca, Japon, Japonlar, Japon halkı; USER: Japon, Japonca, japanese, Japonlar

GT GD C H L M O
join /dʒɔɪn/ = VERB: katılmak, birleştirmek, katmak, üye olmak, birleşmek, eklemek, iştirak etmek, kaynamak, sınırı ortak olmak; NOUN: birleşme noktası, ek yeri; USER: katılmak, katılması, katılmaya, katılın, katılabilir

GT GD C H L M O
joint /dʒɔɪnt/ = ADJECTIVE: ortak, müşterek, birlikte, ortaklaşa, birleşik, birleşmiş; NOUN: eklem, mafsal, ek yeri, birleşme yeri, esrar, ot; USER: ortak, eklem, ortak bir, müşterek, eklemi

GT GD C H L M O
keeping /ˈkiː.pɪŋ/ = NOUN: koruma, uyum, bakım, himaye, geçindirme, işletme, nezaret; ADJECTIVE: dayanıklı; USER: koruma, tutmak, tutarak, tutma, tutulması

GT GD C H L M O
lane /leɪn/ = NOUN: şerit, kulvar, patika, dar yol, rota, keçi yolu, yol şeridi; USER: şerit, şeritli, lane, şeritte, sokaktan

GT GD C H L M O
lateral /ˈlæt.rəl/ = ADJECTIVE: yanal, yan; NOUN: yan dal, yan ünsüz; USER: yanal, yan, yatay, Lateral, yandan

GT GD C H L M O
launched /lɔːntʃ/ = VERB: başlatmak, denize indirmek, fırlatmak, başlamak, piyasaya sürmek, atmak, girişmek, çıkmak; USER: başlattı, başlatılan, başlatıldı, piyasaya, başlatılmıştır

GT GD C H L M O
level /ˈlev.əl/ = NOUN: seviye, düzey, düzlük, zemin, düzeç; VERB: dengelemek; ADJECTIVE: seviyeli, düz, yatay, dengeli, aynı seviyede, dürüst; USER: seviye, düzey, seviyesi, düzeyi, düzeyde, düzeyde

GT GD C H L M O
link /lɪŋk/ = NOUN: bağlantı, bağ, halka, eklem, kol düğmesi, meşale; VERB: bağlamak, bağlantı kurmak, eklemek, ulamak, birleşmek, eklenmek; USER: bağlantı, linki, bağlantıya, bağlantıyı, bağlantısını

GT GD C H L M O
longitudinal /ˈlɒn.dʒɪ.tjuːd/ = ADJECTIVE: uzunlamasına, boylamasına, boylamsal; USER: uzunlamasına, boyuna, boylamasına, longitudinal, boylamsal

GT GD C H L M O
looking /ˌɡʊdˈlʊk.ɪŋ/ = USER: görünümlü, seyir, arayan, arıyorsanız, arıyor

GT GD C H L M O
make /meɪk/ = VERB: yapmak, sağlamak, etmek, yaptırmak, elde etmek, varmak, ilişki kurmak; NOUN: kazanç, verim, yapı, biçim, yapılış şekli; USER: yapmak, olun, olmak, hale, kazanmak, kazanmak

GT GD C H L M O
managed /ˈmæn.ɪdʒ/ = VERB: işletmek, idare etmek, halletmek, becermek, yolunu bulmak, geçinmek, terbiye etmek, çevirmek, kıvırmak, çekip çevirmek, icabına bakmak; USER: yönetilen, başardı, yönetilmektedir, yönetilir, idare

GT GD C H L M O
manager /ˈmæn.ɪ.dʒər/ = NOUN: yönetici, müdür, idareci, yönetmen, menejer, işletmeci; USER: müdür, yönetici, yöneticisi, antrenör, müdürü

GT GD C H L M O
managers /ˈmæn.ɪ.dʒər/ = NOUN: yönetici, müdür, idareci, yönetmen, menejer, işletmeci; USER: yöneticileri, yöneticiler, yöneticilerin, yöneticilerinin, yönetici

GT GD C H L M O
managing /ˈmanij/ = ADJECTIVE: sorumlu, mesul; NOUN: idare etme; USER: yönetmek, yönetme, yönetimi, yönetim, yönetiminde

GT GD C H L M O
map /mæp/ = NOUN: harita, plan, surat; VERB: haritasını yapmak, planlamak; USER: harita, Haritayı, haritada, haritasını, haritası

GT GD C H L M O
me /miː/ = PRONOUN: bana, beni; USER: bana, beni, benim, me, benimle, benimle

GT GD C H L M O
mobility /məʊˈbɪl.ɪ.ti/ = NOUN: hareketlilik, değişkenlik, akışkanlık; USER: hareketlilik, mobilite, hareketliliği, hareket, hareketliliğini

GT GD C H L M O
motivated /ˈməʊ.tɪ.veɪt/ = VERB: motive etmek, hareket ettirmek; USER: motive, motivasyonu, motivasyonlu, motive olmuş, motive edilmiş

GT GD C H L M O
msc /ˌem.esˈsiː/ = USER: msc, Yüksek Lisans, Lisans, ms'den, ms'ye

GT GD C H L M O
much /mʌtʃ/ = ADVERB: veľa, oveľa, mnoho, veľmi, často, dosť, takmer, skoro; ADJECTIVE: významný významný

GT GD C H L M O
multi /mʌl.ti-/ = PREFIX: çok; USER: çok, çoklu, multi

GT GD C H L M O
n /en/ = USER: n, Yok, K, Mevcut, Mevcut Değil

GT GD C H L M O
nat = USER: nat, Uyruk şu, Uyruk Alan kulüp, Uyruk Bırakan kulüp, Bırakan kulüp,

GT GD C H L M O
national /ˈnæʃ.ən.əl/ = ADJECTIVE: ulusal, milli; NOUN: vatandaş, yurttaş; USER: ulusal, National, milli, ulusal bir

GT GD C H L M O
next /nekst/ = NOUN: sonraki, bir sonraki, bir dahaki; ADJECTIVE: sonraki, ertesi, bir dahaki, bitişik; PREPOSITION: yanında, yanına, en yakın, yanısıra, hemen hemen, neredeyse; ADVERB: daha sonra, ardından, bir sonra; USER: sonraki, yanındaki, yanında, gelecek, önümüzdeki

GT GD C H L M O
north /nɔːθ/ = NOUN: kuzey, kuzey bölge; ADJECTIVE: kuzey, kuzeydeki, kuzeyden esen; ADVERB: kuzeyinde, kuzey, kuzeyde, kuzeye doğru; USER: kuzey, kuzeyinde, kuzeyinde Otel, kuzeyde

GT GD C H L M O
object /ˈɒb.dʒɪkt/ = NOUN: nesne, obje, cisim, hedef, amaç, şey, gaye, cins adam; VERB: itiraz etmek, karşı çıkmak, razı olmamak, itirazı olmak; USER: nesne, nesnesi, nesnenin, nesneyi, nesnesini

GT GD C H L M O
of /əv/ = PREPOSITION: yüzünden, -nin, -den, -li; USER: bir, arasında, bölgesinin, of, km, km

GT GD C H L M O
on /ɒn/ = PREPOSITION: üzerinde, ile, üstünde, yönünde, esnasında; ADVERB: üstünde, durmadan, sürekli olarak; ADJECTIVE: yanık, devrede, sahnede, hazır; USER: üzerinde, ilgili, üzerine, hakkında, ile ilgili, ile ilgili

GT GD C H L M O
or /ɔːr/ = CONJUNCTION: veya, ya da, yoksa, yahut; NOUN: altın sarısı; USER: veya, ya da, ya, ve, yada, yada

GT GD C H L M O
our /aʊər/ = PRONOUN: bizim; USER: bizim, eden, our, Yazın, Yazın

GT GD C H L M O
passion /ˈpæʃ.ən/ = NOUN: tutku, ihtiras, aşk, hırs, arzu, öfke, tutkunluk; USER: tutku, tutkusu, tutkuyla, tutkusunu, passion

GT GD C H L M O
people /ˈpiː.pl̩/ = NOUN: insanlar, halk, millet, herkes, ulus, elalem, aile fertleri, eller; VERB: insan yerleştirmek; USER: insanlar, kişi, insanların, insan, insanları, insanları

GT GD C H L M O
phd /ˌpiː.eɪtʃˈdiː/ = USER: doktora, phd, Doktora Derecesi, Doktora Konu

GT GD C H L M O
plus /plʌs/ = NOUN: artı, pozitif miktar, fazlalık; ADJECTIVE: artı, fazla, pozitif; PREPOSITION: ayrıca, daha, bir de, ilavesiyle; USER: artı, Ayrıca, plus, ek

GT GD C H L M O
present /ˈprez.ənt/ = ADJECTIVE: mevcut, bu, şimdiki, hazır, halihazırdaki; VERB: sunmak, bulunmak, tanıtmak; NOUN: hediye, armağan, şimdiki zaman, şu an; USER: mevcut, sunmak, sunuyoruz, ortaya, günümüze

GT GD C H L M O
president /ˈprez.ɪ.dənt/ = NOUN: cumhurbaşkanı, başkan, devlet başkanı, genel müdür, rektör; USER: başkan, başkanı, cumhurbaşkanı, cumhurbaşkanının, devlet başkanı

GT GD C H L M O
principal /ˈprɪn.sɪ.pəl/ = ADJECTIVE: temel, ana, asıl, esas, baş, belli başlı; NOUN: anapara, okul müdürü, sermaye, müvekkil, başkan, şef, anamal, fail, düellocu; USER: temel, asıl, anapara, ana, başlıca

GT GD C H L M O
processing /ˈprəʊ.ses/ = NOUN: işleme, işlem, imal, yönlendirme, sıralama; USER: işleme, işlem, işlenmesi, işlemci, işlemler

GT GD C H L M O
program /ˈprəʊ.ɡræm/ = NOUN: program, yazılım, plan, gösteri, yapım; VERB: programlamak, planlamak; USER: program, programı, programını, programın, programının

GT GD C H L M O
project /ˈprɒdʒ.ekt/ = NOUN: proje, tasarı, plan; VERB: yansıtmak, tasarlamak, atmak, planlamak, fırlatmak, projesini hazırlamak, iz düşürmek, çıkıntı oluşturmak, çıkık olmak; USER: proje, projesi, projenin, projeye, projesinin

GT GD C H L M O
projects /ˈprɒdʒ.ekt/ = NOUN: proje, tasarı, plan; VERB: yansıtmak, tasarlamak, atmak, planlamak, fırlatmak, projesini hazırlamak, iz düşürmek, çıkıntı oluşturmak, çıkık olmak; USER: projeler, projeleri, proje, projelerin, projelerinin

GT GD C H L M O
radar /ˈreɪ.dɑːr/ = NOUN: radar; ADJECTIVE: radar; USER: radar, radarı, radarın

GT GD C H L M O
range /reɪndʒ/ = NOUN: dizi, çeşitlilik, menzil, alan, sıra, çeşit, erim, saha, silsile, kuzine, atış alanı, otlak, açık alan, ocak; VERB: dolaşmak, turlamak, dizmek, sıralı olmak, sıra halinde olmak, gezmek, sürtmek, uzanmak, boyunca gitmek, akıp gitmek, doğrultmak, nişan almak, erimi olmak, erişmek, katılmak, bölgede yaşamak, sıralamak, sıralanmak, tarafına çevirmek; USER: dizi, aralığı, yelpazesi, aralığında, aralık

GT GD C H L M O
re /riː/ = PREPOSITION: dair, falan, filanca, hakkında; USER: yeniden, tekrar, re, re

GT GD C H L M O
really /ˈrɪə.li/ = ADVERB: gerçekten, aslında, cidden, sahiden, gayet, kesinlikle, kesin olarak, mutlâka; USER: gerçekten, çok, alınarak, gerçekten çok, aslında, aslında

GT GD C H L M O
received /rɪˈsiːvd/ = ADJECTIVE: kabul edilmiş, teslim alınmış, geçerli, geçer; USER: alınan, aldı, almış, aldığı, alan

GT GD C H L M O
recognition /ˌrek.əɡˈnɪʃ.ən/ = NOUN: tanıma, tanınma, kabul, takdir, tanıtma, onaylama, onaylanma, doğrulama; USER: tanıma, tanınması, tanınma, kabul, tanınmasını

GT GD C H L M O
recommendations /ˌrek.ə.menˈdeɪ.ʃən/ = NOUN: tavsiye, öğüt, öğütleme; USER: tavsiyeler, öneriler, önerileri

GT GD C H L M O
recruiter /rɪˈkruːtər/ = USER: İşveren, İşbulan, Recruiter, Bulan, "

GT GD C H L M O
regarding /rɪˈɡɑː.dɪŋ/ = PREPOSITION: ilişkin, konusunda, hakkında, dair, gelince, nazaran; USER: ilişkin, ilgili, ile ilgili, hakkında, konusunda

GT GD C H L M O
research /ˈrēˌsərCH,riˈsərCH/ = NOUN: araştırma, inceleme, arama, etüt, arama çalışmaları; ADJECTIVE: araştırma; VERB: araştırmak, araştırma yapmak, incelemek, arama çalışmaları yapmak; USER: araştırma, araştırmalar, araştırması, araştırmaları, araştırmanın

GT GD C H L M O
right /raɪt/ = ADVERB: doğru, sağa, tam, sağda, sağdan, yolunda, düzgün, tam olarak, dosdoğru, gayet, doğrudan doğruya, cidden; NOUN: sağ, hak, sağ taraf, gerçek, doğruluk, düzen; ADJECTIVE: sağ, doğru, haklı, dik, en uygun, düz, gerçek, yasal, dürüst, sağlıklı, dik açılı, düzenli; VERB: düzeltmek, doğrultmak, dik konuma getirmek, haklı çıkarmak, telâfi etmek, çeki düzen vermek, derleyip toplamak, itibarını iade etmek; USER: doğru, sağ, hakkı, sağa, hak

GT GD C H L M O
robotics /rəʊˈbɒt.ɪks/ = USER: robotik, robot, robotlar, robotics, robotbilim

GT GD C H L M O
s = USER: s, ler, lar, temizle, larındaki

GT GD C H L M O
science /saɪəns/ = NOUN: fen, bilim, ilim, teknik, beceri; USER: bilim, bilimi, fen, bilimin, bilimleri

GT GD C H L M O
self /self/ = NOUN: kendi, öz, kişilik, kişi, bencillik, çıkar, karakter, şahsi çıkar; PRONOUN: kendi, kendine, kişisel, şahsi, özel; ADJECTIVE: aynı, düz renkli; USER: öz, kendi, kendine, kendini, kendi kendine

GT GD C H L M O
send /send/ = VERB: göndermek, yollamak, atmak, fırlatmak, etmek, sokmak, yayın yapmak, sevketmek, coşturmak; USER: göndermek, gönderin, gönderebilirsiniz, gönder, gönderebilir

GT GD C H L M O
sensor /ˈsen.sər/ = NOUN: algılayıcı, sensor, dedektör; USER: algılayıcı, sensörü, sensör, sensörünün, sensörünü

GT GD C H L M O
september /sepˈtem.bər/ = NOUN: Eylül

GT GD C H L M O
she /ʃiː/ = PRONOUN: o; NOUN: kadın; USER: o, diye, onun, kadın

GT GD C H L M O
sides /saɪd/ = NOUN: yan, taraf, kenar, takım, bölüm, hava, kıyı, böğür, taraftar, çalım; VERB: taraf tutmak, aynı tarafta olmak; USER: taraf, iki, tarafı, tarafın, taraftan

GT GD C H L M O
situation /ˌsɪt.juˈeɪ.ʃən/ = NOUN: durum, konum, yer, şartlar, hal, mevki, görev; USER: durum, durumu, durumda, durumun, duruma

GT GD C H L M O
sms

GT GD C H L M O
so /səʊ/ = CONJUNCTION: bu yüzden, yani, için, diye, -ması için; ADVERB: çok, kadar, böylece, öyle, o kadar, böyle, pek, de, da, demek, şöyle, demek ki, öyleki, aynen; NOUN: sol; USER: bu yüzden, çok, böylece, kadar, yani, yani

GT GD C H L M O
software /ˈsɒft.weər/ = NOUN: yazılım, bilgisayar programı; USER: yazılım, yazılımı, yazılımını, programı, yazılımları

GT GD C H L M O
speed /spiːd/ = NOUN: hız, sürat, devir sayısı, vites, çabukluk, uyarıcı, başarı; VERB: hızlandırmak, hız yapmak, uğurlamak, yolunu açık etmek, yolcu etmek; USER: hız, hızlandırmak, hızlı, hızı, hızını, hızını

GT GD C H L M O
steering /ˈstɪə.rɪŋ ˌkɒl.əm/ = NOUN: yönetim, idare, dümen kullanma, sevk ve idare etme; USER: yönetim, direksiyon, Yönlendirme, dümen, Çalisma

GT GD C H L M O
strategy /ˈstræt.ə.dʒi/ = NOUN: strateji, taktik, kurnazlık, savaş bilimi; USER: strateji, stratejisi, stratejisinin, stratejisini, stratejinin

GT GD C H L M O
studied /ˈstʌd.id/ = ADJECTIVE: üzerinde çalışılmış, prova edilmiş, yapmacık, sahte, zoraki, kasıtlı; USER: okudu, incelenmiştir, eğitimi, çalışılmıştır, çalışılan, çalışılan

GT GD C H L M O
studies /ˈstədē/ = NOUN: çalışmalar, araştırmalar, incelemeler; USER: çalışmalar, çalışmaları, çalışmalarda, çalışma, çalışmaların, çalışmaların

GT GD C H L M O
sunnyvale

GT GD C H L M O
support /səˈpɔːt/ = NOUN: destek, yardım, dayanak, takviye, arka; VERB: desteklemek, destek olmak, geçindirmek, sürdürmek, bakmak, tutmak, kanıtlamak; USER: destek, desteklemek, desteği, destekleyen, destekler

GT GD C H L M O
system /ˈsɪs.təm/ = NOUN: sistem, düzen, şebeke, yapı, yöntem, ağ, usul, vücut, evren, katman; USER: sistem, sistemi, sisteminin, Sisteme, sistemin, sistemin

GT GD C H L M O
systems /ˈsɪs.təm/ = NOUN: sistem, düzen, şebeke, yapı, yöntem, ağ, usul, vücut, evren, katman; USER: sistemleri, sistemler, sistemlerinin, sistemlerin, sistemlerinde

GT GD C H L M O
take /teɪk/ = VERB: almak, çekmek, götürmek, yapmak, çıkarmak, tutmak, etmek, ele geçirmek, ölçmek, kazanmak, yakalamak; NOUN: tutma; USER: almak, çekmek, almaya, alabilir, alır, alır

GT GD C H L M O
team /tēm/ = NOUN: takım, ekip, tim, kuş sürüsü, koşum hayvanları; VERB: koşmak, takım kurmak, takım halinde yapmak; USER: ekip, takım, takim, ekibi, takımı, takımı

GT GD C H L M O
technical /ˈtek.nɪ.kəl/ = ADJECTIVE: teknik, teorik, kurallı, yasal; USER: teknik, Technical

GT GD C H L M O
technology /tekˈnɒl.ə.dʒi/ = NOUN: teknoloji, uygulayımbilim; USER: teknoloji, teknolojisi, teknolojisini, teknolojinin, teknolojisinin

GT GD C H L M O
that /ðæt/ = CONJUNCTION: o, ki, şu, için, diye; PRONOUN: o, ki, şu, diye; ADVERB: böyle, o kadar, bu kadar; ADJECTIVE: öteki; USER: o, bu, olduğunu, olduğu, ki, ki

GT GD C H L M O
the

GT GD C H L M O
thesis /ˈθiː.sɪs/ = NOUN: tez, sav, önerme, vurgulu hece; USER: tez, tezi, tezin, tezde, tezini

GT GD C H L M O
they /ðeɪ/ = PRONOUN: onlar, insanlar; USER: onlar, bu, bunlar, da, de, de

GT GD C H L M O
to /tuː/ = PREPOSITION: karşı, göre, -e, -ye, -ya, -e doğru; USER: karşı, göre, için, etmek, hiç, hiç

GT GD C H L M O
traffic /ˈtræf.ɪk/ = NOUN: trafik, gidiş geliş, alışveriş; VERB: değiş tokuş etmek, karanlık işler yapmak, iş yapmak, yolculuk etmek; USER: trafik, trafiği, trafiğini, trafiğinin, trafiğe

GT GD C H L M O
transfer /trænsˈfɜːr/ = NOUN: transfer, aktarma, devir, havale, devretme, nakil, taşıma; VERB: aktarmak, devretmek, iletmek, transfer etmek, nakletmek; USER: transfer, aktarmak, transferi, aktarımı, aktarabilirsiniz

GT GD C H L M O
transportation /ˌtræn.spɔːˈteɪ.ʃən/ = NOUN: taşıma, taşımacılık, nakliyat, taşıt, nakliye ücreti, navlun, sürgün; USER: taşıma, ulaşım, nakliye, taşımacılığı, ulaştırma

GT GD C H L M O
u /ju/ = ADJECTIVE: soylu; USER: sen, u,

GT GD C H L M O
uber /ˈo͞obər/ = USER: uber, Über, Çalıntı, Çalıntı Über,

GT GD C H L M O
understands /ˌʌn.dəˈstænd/ = VERB: anlamak, kavramak, iyi anlamak, bilmek, anlayışlı olmak, çakmak, hissetmek; USER: anlar, anlayan, anlıyor, anladığı, anladığını

GT GD C H L M O
university /ˌyo͞onəˈvərsətē/ = NOUN: üniversite; ADJECTIVE: üniversite; USER: üniversite, üniversitenin, üniversiteye, üniversitede, üniversitesi, üniversitesi

GT GD C H L M O
up /ʌp/ = ADVERB: yukarı, yukarıya; PREPOSITION: yukarı, yukarıya; ADJECTIVE: ayakta, dik, yükselmiş, çıkmış, olmuş; NOUN: artış; VERB: yükseltmek, artırmak; USER: yukarı, kadar, up, onbirler, fazla, fazla

GT GD C H L M O
vehicles /ˈviː.ɪ.kl̩/ = NOUN: araç, taşıt, vasıta, taşıyıcı; USER: araçlar, araç, araçları, araçların, araçlarda

GT GD C H L M O
vice /vaɪs/ = NOUN: mengene, kötülük, ahlaksızlık, zaaf, kusur, vekil, özür, çapkınlık, huysuzluk; PREPOSITION: yerine; USER: mengene, yardımcısı, Vice, başkan yardımcısı, başkan

GT GD C H L M O
warning /ˈwɔː.nɪŋ/ = NOUN: uyarı, ikaz, uyarma, ihbar, ihtar, tembih, ihtarname, öğüt, nasihat, ibret; ADJECTIVE: uyarı, uyarıcı; USER: uyarı, uyarısı, ikaz, uyarıyı, uyar

GT GD C H L M O
was /wɒz/ = USER: oldu, olduğunu, idi, was, olduğu, olduğu

GT GD C H L M O
we /wiː/ = PRONOUN: biz; USER: biz, Sizlere, We, bizim, Bu, Bu

GT GD C H L M O
well /wel/ = ADJECTIVE: iyi, güzel, sağlıklı, uygun, iyi durumda; ADVERB: iyi, çok, iyice, oldukça, güzelce, hoş; NOUN: kuyu; USER: iyi, de, sıra, yanı, iyi bir, iyi bir

GT GD C H L M O
win /wɪn/ = VERB: kazanmak, ulaşmak, galip gelmek, ele geçirmek, dostluğunu kazanmak, elde etmek, ikna etmek; NOUN: galibiyet, kazanma, zafer, başarı; USER: kazanmak, kazan, kazanır, kazanma, kazanacak, kazanacak

GT GD C H L M O
with /wɪð/ = PREPOSITION: ile, birlikte, beraber, -li; USER: ile, sahip, olan, birlikte, ile birlikte, ile birlikte

GT GD C H L M O
within /wɪˈðɪn/ = ADVERB: içinde, içinden, içeriden, içeride, içeri, içeriye, için için; PREPOSITION: içinde, kapsamında, dahilinde, zarfında; NOUN: iç, iç kısım; USER: içinde, içerisinde, mesafede olan, içindeki, olan

GT GD C H L M O
working /ˈwɜː.kɪŋ/ = NOUN: çalışma, iş, işleme, işletme, çaba, üretme, halletme, mayalanma, kazı; ADJECTIVE: çalışma, çalışan, iş, işleyen, yeterli, temel; USER: çalışma, çalışan, çalışıyor, iş, çalışmaya

GT GD C H L M O
works /wɜːk/ = NOUN: eserler, çalışmalar, işler, iş, fabrika, yapıtlar, yapı, atölye, imalathane, tesis, istihkâm; USER: işler, çalışır, çalışıyor, çalışan, işleri, işleri

193 words